Homeopatik Tedavi

Device
Homeopatla Görüşme

Doğru homeopatik remedinin seçimi karmaşık bir süreç olup, her hastada görülen farklı bulgulara göre kişiye özel bir remedi verilir; teşhis koyulan hastalığın ismi belirleyici değildir. Her bireyin kendine has fiziksel, zihinsel, duygusal özelliklerine göre verilecek bir remediyi belirlemek de ancak hastayı ve bulgularını detaylı sorular yardımıyla tanıyarak mümkün olur. Hastanın kendi ve şikâyeti hakkında söyleyeceği her şey kritik önem taşıyabilir. Bu nedenle de homeopat, görüşmesi sırasında hastanın cevaplarını detaylı şekilde not alır; bazen belli bir konu üzerinde uzun süre durur, farklı sorularla irdeler.

Homeopatın sorduğu sorular tıp doktorlarının alışılagelen sorularından çok farklı ve çok daha kapsamlıdır; şikâyetlerinin ne olduğunun yanı sıra tercih ettiği yiyecekler, rahat ettiği durumlar, korkuları, kişilik özellikleri gibi konularla tüm detayıyla ilgilenir.

Akut rahatsızlıklarda homeopatın remediyi belirlemesi genellikle görüşme sonunda gerçekleşse de kronik vakalarda homeopatın not aldığı bulguları düzenlemesi, önceliklendirmesi, hatta çeşitli kaynak kitaplarına başvurarak üzerinde çalışması için zamana ihtiyacı vardır. Bu çalışma sırasında değerlendirdiği seçenekleri eler; karar verebilmek için ilave bilgi gerekli olduğunda hastayı arayarak görüşme sırasında eksik kalmış bir bilgiyi tamamlayabilir. Aynı şekilde hastalar da görüşme sonrasında kendilerini gözlemleyerek daha farklı veya ilave bilgiler vermek isteyebilirler, çünkü insanlar çoğunlukla homeopatın sorduğu detayda kendilerini gözlemlemeye veya ifade etmeye alışık değillerdir.

Kaçınılması Gereken Maddeler

Hahnemann’ın gözlemlerine göre, kahve içilmesi, nane, ökaliptus ve kâfuru gibi kokulara maruz kalınması, homeopatik ilacın etkisini kesmekte veya azaltmaktadır.

Günümüzde kahvenin etkilerine dair farklı görüşler oluşmuştur. Kimi homeopat kahve içilmemesi gerektiğini söylerken, kimi de bu kuralın, kahveye karşı hassas olan, uykusuzluk, çarpıntı gibi etkileri olan kişiler için geçerli olduğunu savunmaktadır. En doğru yaklaşım, homeopatik tedavi sırasında kahve içilmesi ve şikâyetlerin geri geldiğinin fark edilmesi halinde kahvenin kesilmesi olacaktır. Bir süre sonra kahvenin etkisini yitirerek şikâyetlerin yeniden kaybolduğu görülecektir. Bazen alınan remedinin tekrarlanması gerekebilir.

Diğer bahsi geçen maddeler içinse, Hahnemann’ın kurallarına uyarak bu maddelerden kaçınılması, örneğin mentollü bir diş macunu yerine çocuklar için üretilen meyve aromalı diş macunlarından kullanılması, naneli sakız çiğnenmemesi, naftalin koklanmaması önerilmektedir.

Benzer şekilde, diş doktorlarının kullandığı ağız yıkama sıvıları, diş parlatma maddeleri, uyuşturucu maddeler homeopatik tedavinin etkisini yok edebilirler.

Antibiyotik ve kortizon içeren ilaçlar da homeopatik remedilerin etkisini ortadan kaldıran maddelerdir. Zorunlu ve acil durumlar dışında kaçınılması gerekir.

Homeopatik tedavide hastalık ismi remediyi belirlemekte rol oynamaz, esas olan hastanın bulgularıdır. Aynı hastalıkla teşhis konmuş hastalara, onların şikâyetlerinin detayı ve diğer özellikleri dikkate alınarak farklı remediler verilir. Aynı şekilde, farklı hastalıklarla teşhis konulmuş hastalara aynı remedi verilebilir.